29 Mart 2013 Cuma

Didact Hair ve Benim Vahşi Kahküllerim !!

Claudio
www.didact-hair-building.com
























Veeee işte o an benim kahküllendiğim an geldi çokta umrunuzdaydı sanki:)) Değil ama olsun ya yolunuz Paris'e düşerse mazallah  veya burda yaşıyorsanız iyi bir adres vermiyelimmi yani:)

Kahküller takma pek tabiki ama gerçek saçtan yapılma. Claudio sihirle elleriyle dokundu ve harikalar yarattı. Didact Hair Paris'in ünlü kuaforlerinden. Ilk başka fiyatlar açısından korku duyuyordum hiçte öyle değilmiş gayet makuldu. 75 euro boyama kesme hepsi içinde. Çalışanlarda çok sempatik içerde çok rahat ve sıcak bir ortam var.

Bu sene malum kahkül modası var bizde uyalım dedik. Ama kesmeye cesaret edemiyordum işin birde sıkıldıktan sonra uzatma kısmı var bide devamlı fönlemek lazım ooo uzun iş kim uğraşır ben uğraşmam  niketim uğraşmıyorumda. Çok rahat tak çıkar tak çıkar! Tavsiye ediyorum!!


Paris Kitap Fuarı

Geçen hafta Paris Kitap Fuarında görevliydim. Pek tabiki de Türkiye standında. Ilk günler ne yalan söyliyim tedirgindim nedeni her sene standı basan ermeni grubu. Geçen sene baya olaylı geçmiş olsa gerek ki bu sene böyle bir saçmalıkla karşılaşmadık. Gerçi karşılaşsaydıkta blogumun reytinglerini yükselticek fotoraflar çekebilirdim :) napalım bu sene olmadı.

Çalıştığım 5 gün boyunca beni mutlu eden ve gururlandıran sohbetlerde bulundum. Fransızların standımıza ugrayıp ülkemiz hakkındaki güzel yorumlarını sizinle paylaşmak istiyorum ki sizde bu gururu paylaşın.

İlk olarak belirtmek isterim ki ülkemizi ziyaret edenlerin hepsi hayranlıklarını anlata anlata bitiremiyorlar. Türk insanının misafir perverliğinden tutun Türk mutfağının lezzetine kadar. O kadar şaşırdım ki ! Söylediklerinin hepsi doğru biz bunu biliyoruz da Fransızların bu kadar tarafsız canı gönülden anlatımları beni o kadar mutlu etti ki anlatamam tüm yorgunluğum bir anda uçtu gitti! Hatta biri standımızın önünden geçerken "ben Atatürk'ü çok seviyorum diye bğırdı"

Yaşlı bir amca vardı uzun süre sohbet  ettik kurtulus savaşından tutun da Atatürk'ün hayatına kadar herşeyi biliyor. Ayrıca türkçenin çok güzel bir dil olduğunu söyledi size aynen söylediklerini aktarıyorum " Burda herkes türkçenin arapçaya benzer bir aksanı olduğunu düşünüyor. Halbuki türkçe o kadar güzel bir dilki, şarkılarınıza ve konuşmalarınıza bayılıyorum" dedi. Benim suratımda açan çiçekleri tahmin ediyorsunuz heralde:)

Başka bir kadınsa fuarı saatlerce gezmenın vermiş olduğu yorgunlukla soluğu bizim standta aldı ve bana aynen şöyle dedi " çok yorgunum burda biraz dinlenebilirmiyim, ben türklerin misafirperverliğini çok iyi bilirim bir kaç defa İstanbul'u ziyaret etmiştik. Başka standlarda oturamam ama burda rahat ediceğimi biliyorum dedi! Hemen bir çay getirdim yüzümde yine çiçekler tabi.

En son günde artık yorgunluktan bithap düşmüş standın yanında krakerlerimi yiyordum tam o sırada yanıma sonradan İspanyol bir gazeteci olduğunu öğrendiğim biri yanaştı ve bana" afiyet olsun dedi" bende gayet normal bir şekilde " teşekkürler sizde istermisiniz " diye elimdeki krakeri uzattım. Adamın cevap" fiziksel olarak size baktığımda avrupalı bir havanız var size Türk demem zor fakat yediğiniz krakeri benimle paylaşmak istemeniz tam bir Türk olduğunuzu gösteriyor" dedi. Hiç bir fransız bunu yapmazdı" diye de ekledi. Bize çok doğal gelen hareketler aslında başka kültürler için ne kadar önemliymiş onu anladım.

Bunlar benim için çok büyük mutluluklardı. Sizinle paylaşmadan yapamazdım. Türk olduğum için gurur duydum!

10 Mart 2013 Pazar

Paris'ten Tokyo'ya Sokak Modası

Rahman Göktuğ Daşkesen
http://goktugrahman.blogspot.com/

Aurelien Orl Violet
http://www.chicisthenewpunk.com/
























Son zamanlarda farkettim ki sokağa her çıkışımda gözüm hep insanların kıyafetlerine takılıyor. Ne giyiyorlar? Ne takıyorlar ? İncelemeden, eleştirilerde bulunmadan edemiyorum. Moda anlayışı o kadar değistiki çoğunu bir kalıba bile sokamıyorum.  Anladım ki  moda podyumlardan  sokağa taşalı epey olmuş. Yaratıcı giyim tarzları, renk karmaşası, alakasız kombinasyonlar  beni etkiliyor.  Açıkcası bu tarzı çok seksi buluyorum, seksi tarafları yaratıcı zekaları! Her zaman yaratıcı insanlara hayran kalmışımdır. Yaratıcılık ve özgünlük bizi sistemden çıkarıp kimliğimizi dışa vurmamızı sağlıyor. 

Sokak modası dedikleri, ana vatanı Japonya  olan bu akım yavaş yavaş dünyayı ele geçirmek üzere. Paris,  Milano gibi modanın kalbinin attığı şehirlerde sokak modasıyla karşılaşmak şaşılacak bir olay olmasa gerek ama enteresan bir şekilde Japonya bu konuda Avrupa’dan  bir adım önde.  Ünlü tasarımcıların bile ilham kaynağı Japon sokak modası hakkında bilgi sahibi olmak için elime çok iyi bir firsat geçti ve  bende hemen değerlendirdim.  “Chic is the New Punk” adlı sitenin kurucusu Aurelien Violet ile Joponya ve Paris sokak modası üzerine bir söyleşi yaptım. Kendisi Paris’te yaşıyan yetenekli bir sokak modası fotorafcısı. Uzun yıllardır çektiği fotorafları sitesinde toplamış ve bu sayede de hergeçen gün artan takipçileriyle fotoraflarını paylaşabiliyor. Kendisi şu an Tokyo’da ve çekimlerine orda devam ediyor. Öyle tahmin ediyorum ki bir sokak modası fotorafcısı olarak heralde kendini cennette sanıyordur. O da Tokyoluların moda konusunda çok gelişmiş bir yaratıcılığa sahip olduklarını düşünüyor. Her çesit moda tarzını sokakta ustalıkla sergiliyebiliyorlar « chic, rock, gothic, hip hop, sexy, kawaii, manga...vs » en küçük detaya kadar özenli bir giyim anlayışları olduğunu belirtiyor.


Kendisini zarif ve şık Parisli modasına daha yakın hissetiğini fakat kalbinin Japon sokak modası için çarptığını belirtti. Fotoraflarını çekerken detaya çok önem verdiğini ayrıntıların still oluşumda çok önemli bir etkisi olduğunu düşünüyor ki  tüm kalbimle bende ona katılıyorum.
Bana göre sokak modasının Japonya’da bu kadar gelişmiş olmasını ben birbirine inanılmaz derecede benzeyen bu  halkın, bi şekilde kendilerini farklılaştırma çabasına bağlıyorum! Bu çaba onları bugün dünyanın bir numaralı moda öncüleri yapmayı başardı!

Peki İstanbul tarafında sokak modası ne alemde? Bugünlerde şansım çok açık, bana bu konuda  yardımcı olucak, bir giyim markasının stilisti ve vitrin dekoratörü Rahman Göktuğ Daşkesen’le tanışma ve fikirlerini alma firsatı buldum. İlk önce kendisinden biraz bahsetmek isterim. Türkiye’de vitrin tasarımcılığı yeni gelişmekte olan bir meslek olmasına rağmen Rahman bu işi babasından öğrenmiş. Küçük yaştan beri moda dünyasının içinde olmanın verdiği avantajla mesleğinde hızla yükselmiş. Vitrinlerini tasarlarken sokak modasından ilham aldığını ve yolda yürürken gözünün hep insanların üstünde, kıyafetlerinde ve tarzlarında olduğunu söylüyor. Fakat maalesef İstanbul sokakları Avrupa ve Japonya’daki gibi yaratıcı değil ! Rahman’da İstanbul’da kendi modasını yaratan, marka dışı giyinen insanları görme özleminde. Özelliklede doğu- batı sentezinin yaşandığı bu güzel şehirde yaratıcılığınıza ilham vericek atmosfer mevcut fakat ekonomik  ve kültürel unsurlar sizin sınırları zorlamanızı engelliyor. 






Beni sorucak olursanız benim kalbim herzaman zarif Parisli stiline yakın ! Bu tarz beni daha kadınsı, daha özgür hissetiriyor. Moda ne kadar değişirse değişsin kendi çizgimi ve stilimi bozmamaya ve Paris sokaklarına uyum sağlamaya çalışıyorum. John Fairchild’ tında dediği gibi "Stil, deneyim ve kültürün karışımından oluşur. Bir karizması vardır. Moda ise stilden sonra gelen geçici şeylerdir." 



3 Mart 2013 Pazar

Paris'ten Bedri Baykam Geçti


İlk kez gidiyorum sergisine, değişik bir hayal dünyası var ee dahi adam sıradan bir hayal dünyası beklememiz haksızlık olurdu! Hala karizması yerinde. Aslında sırf onu görmeğe gittim desem yalan söylemiş olmam.
 En beğendiğim resimleri üzerinde kadın iç çamaşırı asılı olanlardı! Neden mi? Çünkü onlar tam Bedriceydi;)