24 Temmuz 2014 Perşembe

Bu İsmi Unutmayın "Colette" !!!


Paris'e geliş amacınız alışveriş ise, siz de benim gibi bir moda tutkunuysanız ilk durağınız Colette olmalı! Aksi taktirde alışveriş konusundaki iddialı davranışlarınız ve moda bilginiz inandırıcılığını yitirecek! Nedeni gayet acık; Colette, Paris'in en prestijli mağazalarından biridir belki de ilkidir! Meşhur  Saint Honoré caddesinin  göz bebeği bu mağaza da bütün ünlü markaları bulabileceğiniz gibi bir çok tasarımcının da dikkat çekici, aklınıza gelmeyecek enteresan ürünleriyle karşılaşabilirsiniz! Hatta bazı büyük markalar sırf Colette için tasarım yapmakta ve ürünlerinin üzerine "for Colette" yazarak ayrıcalığını belirtmekte.

Nasıl bir yer mi Colette?

3 katlı bu sempatik mağazanın ilk giriş katının ve alt katının daha çok aksesuar, elektronik, müzik dergi...vs üzerine kurulu bir düzeni var fiyatlar daha alınabilinir ölçüde. Çok ilginç tasarımlarla da karşılaşmanız saşırtıcı değil çünkü burası "Colette" !

İkinci katı tekstil üzerine, büyük markaların elbiseleri, ayakkabıları ve çantaları var " aralarında Gucci, Dior, Givenchy gibi çok önemli isimler de var! 

Ben en son gittiğimde Channel'in tasarımcısı Karl Lagerfeld'i görmüştüm şaşırdım mı? Hayır! Neden? Dediğim gibi burası "Colette"

Ünlü isimler de Paris ziyaretlerinde Colette'i kesinlikle atlamazlar! Pharrell Williams'in Paris'te katıldığı bir TV programında kendisine şu soruyu yöneltmişlerdi;

-Paris'te en çok nereyi beğendiniz ?

+ Üzgünüm ama "Colette"

Üzülmüyoruz, üzülmüyoruz zaten artık Eyfel'in modası geçti artık devir, "Colette" devri!!

Paris Alışveriş Rehberliği için iletişim; dostumparis@gmail.com



23 Temmuz 2014 Çarşamba

Sıcak Paris !!

Paris'te hava 30 dereceye dayandıysa bu parislilerin alışık olmadığı ama güneş özleminden ötürü de çok ta söylenmeye cesaret edemediği bi durumdur. Ağustos ayına giriyoruz parisliler Paris'i terketti bile! Artık Paris, turistlerin tekelinde tabii Paris belediyesini insafsız zannetmeyin ne yani yerel halk gitti diye turistlere zulüm edecek halleri yok onlarıda düşündüler ve tam merkeze Hotel de Ville binası önüne serinleme alanı kurdular!  Manavdaki sebzeleri canlı göstermek için ara ara fışkırtılan su buharları bu kez bizi bayılmaktan  kurtarıyor! Öyle de iyi geliyor ki sormayın!

 Paris'temisiniz? Çok mu bunaldınız? Dert etmeyin! Bu tip serinleme alanlarının altından geçin ve kendinizi kurtarın!! Hadi hadi acele edin!!!


9 Temmuz 2014 Çarşamba

Çok Ünlüyüz Dostum !




Dostum Paris'in Aujourd’hui La Turquie  gazetesinde yayınlanan röportajın türkçesini resimlerin hemen altından okuyabilirsiniz.

Paris, Moda,Vintage, Alışveriş yani ben...


Fotoraflar Mike Chevreuil tarafından çekilmiştir




-Moda ile ilgilenmeye ne zaman başladınız?

Paris’e geldikten sonra modaya olan bakış açım değişti vitrinlerden uzaklaşıp, sokaktaki modayı benimsedim daha sonra da kendimi tanıdım ve kendi tarzımı yarattım. Paris, insanı moda konusunda cesaretlendiriyor.


-Dostum Paris isimli bloğunuzda ne zamandan beri paylaşımlar yapıyorsunuz? Bloğunuzda en çok dikkat ettiğiniz konular nelerdir?

Dostum Paris’in 2 yıllık bir geçmişi var ilk etapta kendi tecrübelerimi paylaştığım, buraya gelen Türk turistlerin yararlanmasını istediğim bir blogtu nitekim de öyle oldu fakat zamanla tarzı değişti ve yavaş yavaş moda konusunda daha cok yayınlar çıkmaya başladı. Sokak modası, ikinci el mağazalar, Paris’te alışveriş gibi yazılarımın daha çok ilgi çektiğini farkettim ve bu sayade gelen talepler üzerine alışveriş rehberliği yapmaya başladım. Cevrem ve bazı güvendiğim insanlar beni moda konusunda cesaretlendirdi ve Dostum Paris’e ek olarak önümüzdeki aylarda “ Pelign” adlı sadece moda üzerine kurulu bir web sitem çıkıcak.

-Sizce moda nedir? Bize kendi bakış açınız ile bir tanım yapabilir misiniz?

Yves Saint Laurent, stil’in modadan daha önemli olduğunu söylemişti ve ben buna yürekten katılıyorum. Modaya tamamen takılıp gitmek kendinize yapacağınız en büyük haksızlıktır! Kendinizi ve vucudunuzu tanıyın ve size en uygun stili bulduktan sonra modayı takip edin. Bence moda ; stilinizi kaybetmeden kendinizi yenilemektir.

-Paris sokak modası sizce nasıl bir çizgi izliyor? Kadınlar ve erkekler üzerine özellikle?

Paris ve Tokyo sokak modasının ciddi anlamda modaya yön verdiğini biliyorum. Bir çok ünlü marka ilhamını sokaklardan almakta ve bunu çekinmeden de dile getirmektedir. Tokyo’ya göre Paris’in biraz daha elegant bir tarzı var özellikle ‘Bobo’ tarzının ana vatanı olan Paris sokakları bana göre ilham vericiliğini asla kaybetmiyecektir. Kadınlar ve erkekler olarak ayırmak istemiyorum  artık moda tam anlamıyla cinsiyetten uzaklaştı. Coco Chanel’in bize pantolon giydirme cesareti verdiği günden beri artık moda da cinsiyet ayrımı kalmadı.

-Vintage tarzının Paris'teki yeri nedir sizce? Vintage merakınızın nasıl başladığından bahsedebilir misiniz?

Tüm dünyada Son 3 yıldır vintage modası etkisini yitirmedi özellikle geçen seneden beri tam anlamıyla tavan yapmış vaziyette ama Paris bu modadan once de vintage modası ruhunu yaşıyordu. Özellikle Marais bölgesinde ki iyi organize olmuş 10larca vintage ve ikinci el mağazalar yıllardır popülerliğini hiç yitirmemişti. Tabii şuan aktuel olarak vintage  modasını yaşadığımız için bu mağazalar avrupalı turistlerin akınına uğramış vaziyette ama bundan önce de parislilerin ikinci el eşyalara  “tabii sadece ikinci el değil üzerinde belli bi dönemin çizgilerini taşıyan kıyafetlere” karşı tutkusu vardı. Zaten bana göre vintage de en çok Paris’e yakışmakta. Mimari güzelliğini hiç yitirmemiş tarih kokan bu şehir de, vintage kıyafetler sokaklara cok ait duruyor.

Bende son 1 yıldır vintage mağazalardan bulduğum giysileri personalize edip yeniden değerlendiriyorum. Evde küçük bir atolyem var burda eski kıyafetler yeniden hayat buluyor. Eski bir bluzu alıp bir kaç rutuş ve aksesuarla son derece zengin bir görünüşe kavuşturmak mümkün. Bu sayede çevreye de saygılı davranmış eski kıyafetleri değerlendirmiş oluyoruz. Bu benim en büyük tutkum bana kendimi özel hissettiriyor çünkü biliyorum ki yaptığım kıyafetlerin birbaşka eşi yok.

-Son olarak, sizce İstanbul ve Paris sokak modası arasındaki temel farklar ve benzerlikler nelerdir?

Tek bir fark var o da, İstanbul’da sokak modasının olmayışı. Yani bir kaç ünlü ismi ve sosyeteden birkaç kişiyi saymazsak “ki onlarda ilhamını avrupa seyahatlerinden almıştır” İstanbul sokaklarında kendi modasını yaratan kesim yok denecek kadar azdır. Bizim ülkemizde maalesef marka kültürü yani amerikan kültürü yaşanmaktadır. Biz henüz vitrinlerden uzaklaşamamış ama  son derece şık giyinen, modayı takip eden, çok bakımlı bir halkız. Modayı son derece yakından takip ederiz yani var olanı iyi kullanırız ama yaratıcılık konusunda zayıfız. Parisliler, büyük markaların modasını geriden takip ederler onlar için kendi stilleri herzaman ön plandadır.