Dostum Paris'in Aujourd’hui La Turquie gazetesinde yayınlanan röportajın türkçesini resimlerin hemen altından okuyabilirsiniz.
Paris, Moda,Vintage, Alışveriş yani ben...
Fotoraflar Mike Chevreuil tarafından çekilmiştir
-Moda ile ilgilenmeye ne zaman başladınız?
Paris’e
geldikten sonra modaya olan bakış açım değişti vitrinlerden uzaklaşıp,
sokaktaki modayı benimsedim daha sonra da kendimi tanıdım ve kendi tarzımı
yarattım. Paris, insanı moda konusunda cesaretlendiriyor.
-Dostum Paris isimli bloğunuzda ne
zamandan beri paylaşımlar yapıyorsunuz? Bloğunuzda en çok dikkat ettiğiniz
konular nelerdir?
Dostum Paris’in
2 yıllık bir geçmişi var ilk etapta kendi tecrübelerimi paylaştığım, buraya
gelen Türk turistlerin yararlanmasını istediğim bir blogtu nitekim de öyle oldu
fakat zamanla tarzı değişti ve yavaş yavaş moda konusunda daha cok yayınlar
çıkmaya başladı. Sokak modası, ikinci el mağazalar, Paris’te alışveriş gibi
yazılarımın daha çok ilgi çektiğini farkettim ve bu sayade gelen talepler
üzerine alışveriş rehberliği yapmaya başladım. Cevrem ve bazı güvendiğim
insanlar beni moda konusunda cesaretlendirdi ve Dostum Paris’e ek olarak
önümüzdeki aylarda “ Pelign” adlı sadece moda üzerine kurulu bir web sitem çıkıcak.
-Sizce moda nedir? Bize kendi bakış
açınız ile bir tanım yapabilir misiniz?
Yves Saint Laurent, stil’in modadan daha önemli olduğunu
söylemişti ve ben buna yürekten katılıyorum. Modaya tamamen takılıp gitmek
kendinize yapacağınız en büyük haksızlıktır! Kendinizi ve vucudunuzu tanıyın ve
size en uygun stili bulduktan sonra modayı takip edin. Bence moda ;
stilinizi kaybetmeden kendinizi yenilemektir.
-Paris sokak modası sizce nasıl bir
çizgi izliyor? Kadınlar ve
erkekler üzerine özellikle?
Paris ve Tokyo sokak modasının ciddi anlamda
modaya yön verdiğini biliyorum. Bir çok ünlü marka ilhamını sokaklardan almakta
ve bunu çekinmeden de dile getirmektedir. Tokyo’ya göre Paris’in biraz daha
elegant bir tarzı var özellikle ‘Bobo’ tarzının ana vatanı olan Paris sokakları
bana göre ilham vericiliğini asla kaybetmiyecektir. Kadınlar ve erkekler olarak
ayırmak istemiyorum artık moda tam anlamıyla
cinsiyetten uzaklaştı. Coco Chanel’in bize pantolon giydirme cesareti verdiği
günden beri artık moda da cinsiyet ayrımı kalmadı.
-Vintage
tarzının Paris'teki yeri nedir sizce? Vintage merakınızın nasıl başladığından
bahsedebilir misiniz?
Tüm dünyada Son 3 yıldır
vintage modası etkisini yitirmedi özellikle geçen seneden beri tam anlamıyla
tavan yapmış vaziyette ama Paris bu modadan once de vintage modası ruhunu yaşıyordu.
Özellikle Marais bölgesinde ki iyi organize olmuş 10larca vintage ve ikinci el
mağazalar yıllardır popülerliğini hiç yitirmemişti. Tabii şuan aktuel olarak
vintage modasını yaşadığımız için bu
mağazalar avrupalı turistlerin akınına uğramış vaziyette ama bundan önce de
parislilerin ikinci el eşyalara “tabii
sadece ikinci el değil üzerinde belli bi dönemin çizgilerini taşıyan kıyafetlere”
karşı tutkusu vardı. Zaten bana göre vintage de en çok Paris’e yakışmakta. Mimari
güzelliğini hiç yitirmemiş tarih kokan bu şehir de, vintage kıyafetler
sokaklara cok ait duruyor.
Bende son 1 yıldır vintage
mağazalardan bulduğum giysileri personalize edip yeniden değerlendiriyorum. Evde
küçük bir atolyem var burda eski kıyafetler yeniden hayat buluyor. Eski bir
bluzu alıp bir kaç rutuş ve aksesuarla son derece zengin bir görünüşe kavuşturmak
mümkün. Bu sayede çevreye de saygılı davranmış eski kıyafetleri değerlendirmiş
oluyoruz. Bu benim en büyük tutkum bana kendimi özel hissettiriyor çünkü
biliyorum ki yaptığım kıyafetlerin birbaşka eşi yok.
-Son olarak,
sizce İstanbul ve Paris sokak modası arasındaki temel farklar ve benzerlikler
nelerdir?
Tek bir fark var o da, İstanbul’da
sokak modasının olmayışı. Yani bir kaç ünlü ismi ve sosyeteden birkaç kişiyi saymazsak
“ki onlarda ilhamını avrupa seyahatlerinden almıştır” İstanbul sokaklarında
kendi modasını yaratan kesim yok denecek kadar azdır. Bizim ülkemizde maalesef
marka kültürü yani amerikan kültürü yaşanmaktadır. Biz henüz vitrinlerden
uzaklaşamamış ama son derece şık giyinen,
modayı takip eden, çok bakımlı bir halkız. Modayı son derece yakından takip
ederiz yani var olanı iyi kullanırız ama yaratıcılık konusunda zayıfız.
Parisliler, büyük markaların modasını geriden takip ederler onlar için kendi
stilleri herzaman ön plandadır.